Gıda israfı dünyanın en büyük sorunlarından biri. Plansız üretim politikaları hem iklim krizini tetikliyor hem de güvenilir gıdaya erişimi...
İşlenmiş Gıda Gerçeği
Günlük hayatta maruz kalınan çevre ve hava kirliliği, hijyen sorunları gibi sebeplerle açık ortamda üretilen gıdalar hayatımız için risk taşıyor.
Ekonomik eşitsizlikle başa çıkılamayan, gelir gider dengesinin bozulduğu, istenilen her şeyin vaktiyle alınamadığı, insanların ihtiyaçlarının ancak bütçesinin yetebildiği maddelerin alımına dönmüş olduğu bir çağdan geçiliyor. Bu düzensizlik içerisinde insanlar doğru beslenmek istiyor, bu kısıtlı birikimle yediklerine özen göstermeye çalışıyor. Hayat standartları sadece aynı sokakta yaşayan insanlarla değil, yan dairede oturan komşuyla bile eşit olamayabiliyor. İnsanlar aynı doğayı paylaşıyor, aynı havayı soluyor fakat aynı oranda beslenemiyor.
Günlük hayatta maruz kalınan kirli hava, çevre sorunları, hijyen eksikliği gibi sebeplerle açık ortamda üretilen gıdaların hayatımız için yarattığı tehlike görmezden geliniyor. “Ambalajlı Gıda Güvenli Gıdadır”söyleminin ve uygulamalarının benimsetilmeye çalışıldığı, temel amacının ‘insanların güvenilir gıdaya pratik ve güvenli bir şekilde ulaşabilmesi’ olan bir düzenin aksine; postmodern düşünce ile hayatına yön vermiş, iyi olanın eski zamanlardaki gibi köy üretimi olduğunu savunan, inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarının ürünü olan teknolojik ve güvenli gıdaların insanlara ulaşmasını yanlış olarak kabul eden bir kesim yeniliklerin karşısında durmaya çalışıyor ve provokasyon yoluyla ambalajlı gıdanın yanlış olduğuna inandırmaya çalışıyor.
Gerçekleri konuşmak ve paylaşmak söz konusu olacaksa işin ardında toplum olarak kişisel hijyen kurallarına uymamanın ve kullanılan çevrenin, malzemelerin temizliğine dikkat edilmemesinin insan hayatına görünmez bir şekilde mikroorganizmalar yoluyla ne çok hastalık taşıdığını tahmin bile edemeyiz. Ambalajlı gıdaların güvenli yoldan insanlara ulaştırılabilmesinin avantajları arasında; istenilen gıdaya dört mevsim, steril bir şekilde, güvenli şartlarda ve gıdanın türüne uygun sıcaklıkta ulaştırılabilmesi imkanı olduğu kadar en önemli tercih sebeplerinden biri de; evlerde normal şartlarda çok kısa zaman dilimlerinde muhafaza edilmeye çalışılarak kısa sürede tüketilmesi zorunlu olan gıda ürünlerinin, uygun muhafaza tekniklerinin keşfedilmesi ile hayatlarımızda hem tüketim yönüyle hem de israf etmemek amacıyla büyük kolaylık kazandırmasıdır.
Her ne kadar cips ve kola gibi ürünleri duyduğumuzda beynimizde tehlike çanları çalsa da vegan ürünler, özel beslenme ihtiyacı duyan bireyler için hazırlanan ürünler, glutensiz ürünlerin de birer işlenmiş gıda olduklarını unutmamalıyız.
Ayrıca işlenmiş gıdaların, ambalajlamaya uygun hale getirildiklerinden taşınması, depolanması ve lojistiği daha kolaylaşmaktadır. Aynı zamanda gıda güvenliği açısından da güvenilir oldukları söylenebilir; uygulanan işlemlerle mikrobiyal gelişimin önüne geçilmektedir.
Nedir Bu İşlenmiş Gıdalar?
Her gıda ürününü doğrudan tüketemiyoruz. Ya da doğal ürünler uzun süreli ve/veya sınırsız ömre sahip değildir. Bu nedenle hemen her ürünü farklı amaçlarla, çeşitli şekillerde işleriz. Bu şekilde, esas formu değiştirilerek hazırlanan gıdalara işlenmiş gıdalar denmektedir. İşlenmiş ürün tabiri, tüketicilerin gözünü korkutmakta ve gıdaya uygulanan her işlemin, sağlığa zararlı etkilerinin olduğunu düşündürmektedir. Ancak meyveden elde edilen reçel de salatalıktan üretilen turşu da bir işlenmiş gıda olarak karşımıza çıkmaktadır. Her işlem görmüş gıdanın masum olduğunu söylemek tabii ki de dürüst bir yaklaşım olmayacaktır. Ancak gıdalara uygulanan işlemler ve ne düzeyde uygulandıklarının bilinmesi gereklidir. Minimal işlenmiş gıdalara uygulanan işlemler; temel gıda teknolojilerini (yıkama, soyma, doğrama vb.) ve temel muhafaza tekniklerini (pastörizasyon, ısıtma, soğutma, konserve yapma) kapsamaktadır.
Endüstriyel gıda zararlı mı?
Hayır, değil. Endüstriyel gıdadan çok endüstriyel gıdayı denetlemeyi başaramayan yapı ve gıda endüstrisi üzerinden algı yaratan manipülatörler zararlı. Bir tarafta yılların gıda bilimi ve bilim insanlarının çalışmalarının çıktıları, diğer tarafta bu çıktılardan ve sektördeki yaşanmışlıklardan yaratılmış gıda güvenliği yönetim sistemi ve son olarak gıda bilimi üzerine yıllarca ihtisas yapmış gıda mühendisleri. Ama bilimi ve gıda mühendislerini göz ardı edip, endüstriyi sermayeye, liyakati olmayan kişilere emanet ederseniz o zaman endüstriyel gıdanın zararlarından söz edebiliriz. Gıda bilimi ile ilgili bilimsel çıktılar ve gıda güvenliği yönetim sistemleri dünyanın her yerinden erişilebilir durumda fakat ülkelerKüresel Gıda Güvenliği İndeksi’nde farklı pozisyondalar. İşin özü burada yatıyor.
Manipülatörler çiğ süt öneriyor ama çiğ süte de durup dururken ısıl işlem uygulanmaya başlanmadı. Çiğ süt çeşitli hastalıklar yaydığı ve ölümlere yol açtığı için buna bir çözüm arandı ve pastörizasyon geliştirildi. Dünyada her yere kaliteli ve güvenli süt ulaşabilsin diye UHT sistemi geliştirildi. Yoğurt geç bozuluyor diye komik bir sav geliştirenler üretim alanında gıda mühendislerinin hijyeni sağlamak için ne kadar emek verdiğini bile bilmiyorlar.
Sorun tam olarak şurada çıkıyor; ulusal otorite yeterli sayıda gıda mühendisi istihdam etmiyor, nitelikli gıda denetimi gerçekleştirilmiyor, bazı şirketler gıda mühendislerinin görüş ve önerilerine saygı göstermiyor ve maliyet gerekçesi ile gıda güvenliği yönetim sistemlerini tam anlamıyla kurup hayata geçirmiyor. Hâl böyle olunca sorunlar da beraberinde geliyor.
Sonuç olarak, elbette neyi ne kadar, nasıl tüketeceğimiz yine tüketiciler olarak bizlerin vereceği bir karar. İşlenmiş, ambalajlı gıdaları tüketip tüketmemek kişisel tercih meselesidir. Ancak gıda işleme teknolojileri hakkında yetersiz bilgiyle, ürünün oluşumu için gereken bilgi birikimini, teknolojiyi hiçe sayarak cadı avına çıkmak pek de doğru bir yaklaşım değildir.
Bunlar İlginizi Çekebilir
AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.
göz atın.
AGPAM’ın çalışma alanlarını ve gerçekleştirdiği çalışmaları inceleyin.