Dezenformasyon teyidi yapılamayacak kadar kısa sürede yüksek paylaşım hızına ulaşılıyor. Peki gıdalarla ilgili basına düşen her haber büyük...
İklim Stresi
İklim stresi, hava koşullarında yaşanan önemli ve kalıcı değişiklikler sonucu iklim ortalamaları ve özelliklerinde meydana gelen değişimlerdir.
İklim stresi, hava koşullarında yaşanan önemli ve kalıcı değişiklikler sonucu iklim ortalamaları ve özelliklerinde meydana gelen değişimlerdir. İklim değişikliği günümüzün önemli çevresel sorunlarından olup canlıların yaşam alanları, biyolojik çeşitlilik, besin zinciri, ekonomi ve insan sağlığını doğrudan etkilemektedir. Yaşanan iklim değişikliğin etkileri küresel ısınma ve beraberinde gerçekleşen fiziksel değişimler ile giderek artan sıklıkta yaşanan şiddetli hava olayları sonucu meydana gelmektedir. Endüstriyel insan faaliyetleri sonucu ekosisteme karışan kirleticiler, insanlar tarafından atmosfere salınan karbondioksit ve diğer gazların sera etkisi yaratması küresel ısınmaya neden olmaktadır. Yapılan çalışmalar küresel ısınma nedeniyle 2100 yılına kadar ortalama atmosfer sıcaklığının 1.8-4.0 °C artabileceği bunun sonucunda atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonun mevcut durumdaki konsantrasyonun iki katından fazla yükselebileceği ve bu değişikliklerin de ekosistem üzerindeki etkilerinin oldukça büyük olabileceği tahmin edilmektedir. Küresel ısınmaya bağlı oluşan iklim değişikliği; buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, okyanus akıntılarının değişmesi ve okyanusların asitlenmesi, orman ve tarım arazilerinde azalma, anormal hava olaylarının sıklığının ve şiddetinin artması, çölleşme ve kuraklık, sel baskınları, kasırga ve fırtınalar ile sonuçlanmaktadır.
İklim stresi insanlık karşısındaki en büyük tehdit olarak kabul edilmektedir. İçme suyu kaynaklarının azalması, atmosferdeki sera gazlarının oranın artması, sıcaklık ve dolayısıyla iklim aşırılıkların artması; iklim değişikliğinin en önemli göstergeleridir. Ayrıca çevre kirliliği, erozyon, ormansızlaşma da iklim değişikliklerinin önemli nedenleri arasında gösterilmektedir. Şüphesiz ki bu durumdan en çok tarım ve hayvancılık etkilenecektir. Türkiye’nin iklim değişikliğinden önemli ölçüde etkilenecek bölgelerden olması öngörülmektedir;
- Ülkemizdeki sıcaklık ortalamasının 4-6°C artacağı; Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde sıcaklığın daha fazla artacağı, sıcaklık artışlarının ise en çok yaz aylarında gözleneceği,
- Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yağışların kritik seviyelerde azalacağı; Karadeniz bölgesinde ise aşırı yağışların gözleneceği,
- İklim şartlarının değişmesi ve nüfusun artmasıyla birlikte kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının ise ~1.100 m3/yıl gibi ciddi su stresi limitleri civarına ineceği öngörülmektedir.
İklim stresi, tarımsal faaliyet içinde tarıma elverişli olmayan arazilerin ekolojilerinin değişimini zorunlu kılarak dolaylı etki yaparken, tarıma elverişli arazilerde ise birçok türün miktar ve dağılımlarına etki etmektedir. Yükselen sıcaklıklar bitki dokularının odunlaşmasını arttırmakta, dolayısıyla bitkilerin sindirilebilirliğini azaltırken hayvanlar için yem kaynaklarında azalmaya ve beraberinde et ve süt üretiminde düşmelere neden olmaktadır.
Agroekoloji, Hayvancılık ve İklim Stresi
Günümüzde ekolojik sorunlar aşırı nüfus artışı, ozon tabakasının tahrip edilmesi, küresel ısınma, türlerin yok olması, genetik çeşitliliğin kaybı, asit yağmuru, nükleer kirlenme, tropikal ormanların imhası, yüksek ormanların ve sulak alanların imhasıdır. Topraklar yukarıda belirtilen durumların çoğundan etkilenir ve bu nedenle gıda üretimi bunlardan etkilenir. İklim değişikliği, artan ve giderek daha varlıklı bir nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için mevcut ve gelecekteki arzımızdan talepler getirecektir. Araştırma çabalarının, yalnızca bitkisel üretim ve verimin artırılmasına değil, aynı zamanda bitkisel besin değerinin korunmasına (veya artırılmasına) odaklanacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir. Küresel ısınmanın neden olduğu kuraklık, yem bazlı ekili alanların taşıma kapasitesi ile tarımsal sistemlerin tamponlama kapasitelerinin azalmasına neden olmaktadır. Yüksek sıcaklık artan CO2, yağış miktarındaki değişimler; zararlı canlılar ve otların çoğalmasına ve organik karbon havuzlarının risklere karşı daha kırılgan olmasına yol açacaktır. Bu durum sadece gıda güvenliğini değil, bununla ilgili gıda üretim sistemlerini de etkileyecektir.
Küresel ısınma tüm dünyada et ve süt üretimi bakımından özellikle de geçim kaynağı hayvancılık olan ülkeler için çok önemli sonuçlar doğuracaktır. Aşırı sıcaklar hayvancılıkta üretimi, çiftleşme performansını, hayvan sağlığını ve verimliliği olumsuz etkilemektedir. İklim değişikliği, üretim zincirinde gıda güvenliğine dair tehlikelerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Küresel ısınma sonucu hayvan hastalıklarının artması ve hayvanların sıcak stresi yaşaması gibi olumsuzluklar doğrudan süt üretimini etkilemektedir. Artan sıcaklıklar ve kuraklık ya da sel gibi aşırı hava olayları gıda ve su bulunabilirliği ile bunların kalitesini de etkilemektedir. Ayrıca sıcaklık ve CO2 seviyeleri iklim değişikliğine bağlı olarak değiştikçe farklı türler için uygun büyüme eğrilerini ve türlerarası rekabet koşullarını da değiştirmektedir. Bu durum küçük üreticilerin gelirlerini etkileyecek oranda hayvansal üretimde azalmalara yol açabilecektir.
İklim Stresi Kaynaklı Gıda Güvenliği Krizi Nasıl Aşılır?
Küresel ısınma kaynaklı gıda üretimindeki değişikliklerin gelecekte de gıda fiyatlarını etkileyeceği; yoksul ailelerin, toplumların yeterli ve nitelikli gıdaya ulaşma olanaklarını kısıtlayacağı beklenmektedir. Özellikle bugünkü iklim koşullarında zaten genel olarak su sorunu yaşayan gelişme yolundaki ve az gelişmiş bölgelerdeki azalan su varlığı ve niteliği özellikle gıda kaynaklı hastalıkları arttıracaktır.
Ülkemiz nüfusunun %18.62’si yüzölçümümüzün %0.196’lık alanında ikamet etmesi başta iklim değişikliği hem gıdanın lojistiği, üretimi, güvenliği vs bakımından hem de diğer disiplinler bakımından sürdürülebilir bir durum değil. Su kıtlığı ve gıda güvenliği önümüzdeki 10 yıl içerisinde en çok konuştuğumuz konular olacak.
- Sanal su tüketimine göre gelecekte hangi tarım ürünlerinin ekiminden vazgeçeceğimiz, hangi ürünlerin ekimine yöneleceğimiz tespit edilmeli ve illere göre planlanmalı
- Kusursuza yakın bir gıda denetim sistemi kurulmalı
- Hayvancılık gözden geçirmeli ve illere göre planlanmalı
- Topraksız tarım ve dikey tarım modelleri yaygınlaştırılmalı
- Fonksiyonel gıdaların üretimi ve Ar-Ge çalışmaları arttırılmalı
- Balık yetiştiriciliği gözden geçirilmeli ve planlanmalı
- Tarımsal alanlarda yenilenebilir enerji sistemleri teşvik edilmeli
- Su ve toprak yönetimi ile yem üretkenliğini en uygun düzeye getirilmeli, sürü yönetimi ve seleksiyon ile çevresel stres ile baş etme yetenekleri geliştirilmeli
Bunlar İlginizi Çekebilir
AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.
göz atın.
AGPAM’ın çalışma alanlarını ve gerçekleştirdiği çalışmaları inceleyin.