İyi bir üretim için gıda güvenliği kurallarına uyan ve üretimde gıda biliminin ışığını takip edecek personeller aranıyor. Ama sahiden gıdanın...
Dünyayı Yeni Gıdalar Kurtaracak mı?
Mevcut gıda sistemi iklim krizi, sağlık sorunları ve gıda güvensizliği yaratıyor. Yeni gıdalar ve sürdürülebilir gıda sistemi dünyayı nasıl değiştirir?
Küresel diyetler 1961-2011 arasında önemli ölçüde değişti. Enerji tüketimi %31 arttı. Meyve, sebze ve tahıl tüketimi azaldı. Buna karşılık et, şeker ve yağ tüketimi artış gösterdi. Mevcut gıda sistemi teorik olarak ihtiyaç duyulandan daha fazla gıda üretirken gıda ve beslenme güvensizliğiyle ilişkisi de aynı oranda artıyor. Peki bu sistem yeni gıdalarla nasıl şekillenebilir?
İnsanlar Yeterli Gıdaya Erişebiliyor mu?
Büyük çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere yaklaşık 820 milyon insan yeterince güvenilir gıdaya erişemiyor. 2 milyar insan temel vitamin ve mineral eksikliklerinden muzdarip. Küresel obezite verilerine göre 2 milyardan fazla insanın aşırı kilolu veya obez olmasıyla artık salgın seviyesine ulaştı. Bu salgında ilk sırada Türkiye yer alıyor.
Geleneksel tarım uygulamaları, sera gazı emisyonlarının yaklaşık %25'inden sorumlu ve küresel ısınmada en büyük rol oynayan etmenlerden birisi. Bilinçsiz şekilde tarıma açılan arazilerle, kullanılan kimyasal zirai ürünler ve ilaçlarla birleşince, bu uygulamalar aynı zamanda ormansızlaşmanın, arazi ve toprak bozulmasının, biyolojik çeşitlilik kaybının da önde gelen nedeni olarak göze çarpıyor. Dünyadaki toplam su kullanımının %70'ini oluşturuyor. Ve önemli bir su kirliliği kaynağı haline geliyor. Gıda ve beslenme güvensizliği, artan sağlık sorunlarıyla da ilişkilendirildiğinde mevcut sistemin ürettiği gıdalar artık önemli çevresel hasarlara yol açıyor.
Sera gazı emisyonuna önemli derecede etkisi olan bir diğer unsur ise hayvansal gıdaların üretimi. Ruminant hayvanlar kısa ömürlü olmasına rağmen, karbondioksitten yaklaşık 30 kat daha fazla 100 yıl boyunca küresel ısınma potansiyeline sahip olan sera gazı üretiyor.
Küresel sera gazı salınımının %20’sinden fazlası gıda endüstrisi tarafından gerçekleştiriliyor, buna karşılık üretilen tüm gıdaların 1/3’ü çöpe gidiyor. Azalan yiyecek kaynakları her geçen gün daha fazla insan tarafından paylaşılmaya devam ediliyor.
Yeni Gıdaları Neleri Değiştirebilir?
Dünya genelinde gıdanın %75’i 12 bitki ve 5 hayvan türünden geliyor. Bitkisel gıda tüketiminin %60’ı sadece buğday, pirinç ve mısırdan elde ediliyor. Bu çeşitlilik bölgesel faktörler de değerlendirildiğinde oldukça aza iniyor. Söz konusu çeşitlilikteki azlık benzer tip diyet uygulayan bireylerde benzer hastalık ve eksikliklere neden oluyor. Beslenme temelli kullanılan hammadde portföyünün bu kadar dar olması, iklim krizi de göz önüne alındığında gıda geleceği açısından çok büyük riskler barındırıyor.
Doğal kaynakların kullanımıyla ilgili daha çevreci adımların atılmasının yanı sıra önlenemez değişikliklere karşı, yeni iklim şartlarında besleyici ve çevreci gıda alternatiflerinin değerlendirilmesi gerekiyor. Geleneksel beslenmenin yanı sıra iklim krizi sıcaklık şartlarına uygun, daha az su tüketimi ve atık oluşturma potansiyeline sahip, besin değerleri günlük ihtiyaçlara yönelik yeni alternatif gıdaların geliştirilmesi 10 yıl ve sonrası için gıda talebinin karşılanmasında tek yol olabilir.
Son 10 yılda beslenme rutinlerine dahil olan yulaf başta olmak üzere karabuğday ve kinoa gibi pek çok farklı tahıl her gün yeni Ar-Ge çalışmalarına konu oluyor. Tahıl grubu içinde yer alan zor iklim şartlarına, alkali ve asidik toprak çeşitlerine uyumlu, çok az su tüketimine sahip sorgum ise bu alanda halen geliştirilmeyi bekleyen bir tür olarak göze çarpıyor. Günlük rutinde insanların eksikliğini yaşadığı pek çok mikro ve makro içerik açısından zengin üretimi çevre dostu bu tahılın çok farklı tüketim şekilleri için ar-ge ürün çalışmaları mevcut olsa da popüler beslenme trendleri açısından daha fark edilmemiş bir gıdadır. Bunun dışında acı bakla ve tef kendilerine has fonksiyonel özelliklerinin yanı sıra pek çok gıda uygulaması için hem zenginleştirici içerik hem de vegan diyetler için alternatif ikame özelliklerine sahiptir. Hayvansal beslenme kaynaklı pek çok içeriğin ikamesi niteliğindeki bu tahıllar çok yakın bir gelecekte zorunlu iklimsel sebepler nedeniyle günlük diyetlerde yerlerini alacak.
Yeni Gıdalara Geçiş Neden Zorlu?
Yemek br kültürdür. İnsanların atalarından edindikleri bu mirası terketmesi ya da değiştirmeleri kolay bir süreç olmayacaktır. Ayrıca beslenme şartlarının çeşitli sosyoekonomik anlamlarının olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenle sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarının kazanılabilmesi için kültürel, sosyal ve kişisel değerlerin dikkate alınması gerekiyor. Ayrıca et, birçok insanın yemeklerinin merkezinde yer alıyor ve genellikle refahın bir işareti olarak kabul ediliyor. Tipik olarak, insanlar zaten bildikleri ve zevk aldıkları gıdalardan oluşan rutin diyetlerine bağlı kalmayı da tercih ediyorlar. Bu nedenle hayvansal kaynaklı gıdaları tüketme alışkanlığını bırakmakta oldukça zorlu bir mücadele söz konusu olacaktır.
Beslenme alışkanlıklarını değiştirmenin yanı sıra, üretim alışkanlıklarının de değiştirilmesi gerekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde büyük ölçüde düşük performans göstermeye devam eden kaliteli kırsal eğitime sürekli yatırım yapılması gerekiyor. Kırsal alanlarda artan eğitim, mesleki hareketliliğin yanı sıra teknolojinin benimsenmesini kolaylaştırır ve gelir eşitsizliğini azaltır. Bu, geleneksel cinsiyet rollerinden kaçmayı zorlaştıran sosyal normlarla karşı karşıya kalan genç kadınlar için de önemlidir.
Türkiye Yeni Gıdalara Hazır mı?
Gıdaların özellik ve potansiyellerinin keşfedilmesi, geliştirilmesi, geleneksele uygun kullanım koşullarına ikame etmeleri ve raflarda yer alabilmeleri oldukça uzun ve komplike çalışmalar gerektiriyor.
• GıdaPark’lar kurulmalı. GıdaPark’lar içerisinde dikey tarıma geçilmeli, çiftçiye bu konuda eğitim ve ekonomik destek verilmeli
• Yörekent Enstitüleri ve Ulusal Gıda Akademisi kurulmalı. Üreticiye yaşam boyu eğitimlerin verilmesi sağlanmalı
• Kooperatif faaliyetleri tek bir yasal düzenleme yürütülmeli, çok sayıda yasal mevzuatın oluşturduğu karmaşa ortadan kaldırılmalı
• Tarım arazilerini, bağları vs. tek tek tespit edilip sit alanı haline getirilmeli ve planlı tarıma ve hayvancılığa geçilmeli
• Köylülerin ve Kırsalda Çalışan Diğer İnsanların Hakları Deklarasyonu uygulanmalı ve güvence altına alınmalı
• Toprak Yönetim Sistemi kurulmalı, toprak haritalanmalı ve toprak verileri anlık olarak izlenebilir olmalı
• Tarımsal gıda işletmeleri için ulusal plan hazırlanmalı ve standartlar belirlenmeli
• Sentetik biyoloji ve alternatif protein kaynaklarının geliştirilmesi için yasal mevzuat hazırlanmalı
• Yeni gıdalar için yasal mevzuat hazırlanmalı
Bunlar İlginizi Çekebilir
AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.
göz atın.
AGPAM’ın çalışma alanlarını ve gerçekleştirdiği çalışmaları inceleyin.