Gıda demokrasisi gıda sistemlerinin şekilllendirilmesine her yurttaşın aktif olarak katılımı ve katılabilirliğinin sağlanması gerektiğini savunan...
Cem Seymen: ‘’Ata tohumu mücadelesi bir kurtuluş savaşıdır.’’
Cem Seymen ata tohumu ve ata tohumun ülkemizin gıda güvenliği için kullanımının önemini anlatıyor.
Yerel tohum ya da ata tohumu, atalarımızın geçmişte kullandığı ve herhangi bir işleme maruz kalmadan, yıllar önceki haliyle kalmış doğal tohumlara verdiğimiz isim. Yerel tohumlarımızı küresel şirketlerin yok etmesine engel olmak için yıllardır televizyonda bir gazeteci olarak mücadele ediyorum. Gıda endüstriyelleştikten sonra yediklerimizi aile çiftçileri yerine büyük şirketler üretiyor.
Yüzyıllardır Anadolu’da kullanılan ve genetiği ile hiç oynanmamış olan bu tohumlardan üretilen sebze ve meyvelerin tohumları alınarak bir sonraki sezonun ekimi için çoğaltılır. Bu geleneksel üretim metodu sayesinde gıda güvenliğimizi korumuş oluruz. Biyolojik çeşitliliği bu kadar zengin bir ülke olunca Türkiye’nin kendi tohumlarını üretmesini küresel gıda kartelleri hiç istemez. Onun için de Türkiye’yi karlı bir pazar olarak görüp sinsice tarım piyasasına girdiler. Bizim Anadolu’nun bu güzel döngüsünü korumak namus borcumuz. Bu döngü sayesinde ata tohumu varlığını korur ve gelecek nesillere bozulmamış şekilde ulaşabilir.
Pandemiden sonra doğal gıdanın önemi iyice anlaşılır hale geldi. Ata tohumu doğal gıdanın temelidir çünkü bu tohumlar genetiğine müdahale edilmemiş tohumlardır. Bu nedenle DNA dizilimi doğaldır. Doğurgan, sürekli ve sürdürülebilir olması yerel tohumları eşsiz kılar. Dünyanın belki de kıskançlıkla seyrettiği tek değerimizdir ata tohumları çünkü nesilden nesile aktarılabilmeleri sayesinde zenginliğimizi ve dediğim gibi gıda güvenliğimizi güvence altına alır. Türkiye’nin her bölgesinin kendine has coğrafi ve iklim özellikleri var ve ata tohumunun yetiştiği alanlar da farklılık gösterir. Örnek vermem gerekirse; yaz meyveleri daha sıcak bölgelerimiz Ege ve Akdeniz’de yaz mevsiminde ve doğal koşullarda yetişir. Ata tohumu olan meyve ve sebzelerin hepsinin ortak özelliği, mevsiminde yetişmeleri ve tüketilmeleridir. Yani ata tohumu bir domatesi kış mevsiminde yemeniz mümkün değildir. İhtiyacımız olan tüketim biçimi de bence budur. Ticari tohumlar her türlü ürünü yaz kış fark etmeksizin sürekli piyasaya sürdüğünden milyarlarca dolarlık küresel rant kapısı yaratmış durumdalar. Biz tüketiciler de mevsiminde yeme alışkanlığımızdan vazgeçtiğimiz için bu küresel tohum şirketlerinin bilerek ya da bilmeyerek ekmeğine yağ sürüyoruz. Anadolu’daki tohum üretimi döngüsünün sonunu hazırlıyoruz. Üstelik bağışıklık sistemimize yaramayan endüstriyel gıda tüketmiş oluyoruz. Bu çok vahim bir hata ve uykudan vakit kaybetmeden uyanmak zorundayız yoksa pandemi sonrasında daha fazla hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalacağız. Ata tohumu ile üretilen ürünler vitamin ve mineral bakımından her zaman çok zengindir. Ata tohumu olan sebze ya da meyve yediğimizde lezzeti sayesinde farkı kolayca anlayabiliriz. Yerli tohum yanlış bir ifadedir çünkü doğru ifade yerel tohumdur. Türkiye’de yabancı şirketlerin AR-GE üstünlüğü sayesinde teknoloji transferiyle tohum üretiyoruz ve adına da yerli tohum diyoruz. Oysa benim korunmasını istediğim binlerce yıldır Anadolu’da var olan yerel tohumlarımız. Ata tohumu olan yiyecekleri uzun süre dolapta saklamak mümkün olmadığından farkı kolayca siz de göreceksiniz zaten. Yapısında herhangi bir hormon ya da koruyucu kimyasal madde olmadığı için kısa sürede bozulması harika bir şey. Gıda ürünleri bozulmuyorsa ondan korkun.
Hibrit, tohum çeşitlerinden biridir. Hibrit tohumlar, Türkiye’de yasal olarak üretilir. Hibrit tohum hepimizin aklına GDO’lu tohumu getirse de aslında hibrit tohum GDO içermez. Bu tür tohumları melezleştirilmiş ya da karma tohum olarak adlandırabiliriz. Hibrit tohum elde etmek için; aynı türden iki bitki çaprazlanır. Ata tohumların yetişmesi için, hava koşullarının uygun olması büyük önem taşır ancak hibrit tohumlar için böyle bir gereklilik yoktur.
Ata tohumunda, ürünün yetiştirildiği bölge çok önemlidir. Hatta her ürünü kendi coğrafyasından almak gibi sorumluluğumuz gelişse zaten açgözlü küresel şirketlerin ülkemizden rant elde etmesini önlemiş oluruz. Ata tohumdan yetişen ürünler uygun olduğu coğrafyada ve toprakta gelişir ve bu üründen verim elde edilir. Gel gör ki hibrit tohum her bölgede yetişebilir. Karlılık da buradan gelir. Üretici, maliyeti yüksek olduğu için kaybeder tüketici de sağlığından olduğu için kaybeder. Hibrit tohumlar, anne ve baba tohumların çaprazlanmasıyla elde edildiğinden GDO’lu tohumlar kadar zararlı değildir. Fakat ata tohumu gibi faydalı mineral ve proteinler de içermezler. Sadece bu gerçek bile sadece ata tohumu kullanmamız için yeterli sebeptir ama ne yazık ki gerçekler toplum sağlığını korumaktan çok ötesini barındırıyor. Kapitalist sistemde kar odaklı üretim esas. Uyanık olmak zorundayız. Yoksa kullanılırız.
Ata tohumu devamlı bir tohumdur ve elde edilen üründen bir sonraki yıl için tohum ayrılabilir. Hibrit tohum öyle değildir. Tek kullanımlık olan bu tohum, üretici için her yıl yeni tohum ihtiyacı anlamına gelir. Bu da devamlı para demek. Hibrit desteğe ihtiyaç duyar. Gübresini, tohumunu, ilaç adındaki zehirini sürekli koymazsan ürün alamazsın. Tek kullanımlık olmayanları bile risk içerir. Üretici böyle bir risk almak istemez ve üretimde kalitesini devam ettirmek için her yıl tohum almaya devam eder.
Ata tohumu bir vizyondur ve ülkemizin gıda güvenliği için kullanımı zorunluluktur. Gelecek nesillere namus borcumuz olduğunu düşünüyorum hatta. Kandıra’nın sivri biberi, Samsun’un köy salatalığı ya da Ayaş’ın beyaz bodur domatesini bilmek zorundayız, kaybolup gitmelerine izin veremeyiz. Hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Tüketici talep ederse bu küresel mekanizmayı yıkıp Anadolu’nun doğal döngüsünü yeniden kurabiliriz. Bu bir bağımsızlık savaşı. Kurtuluşumuz uyanmamıza bağlı.
* Bu yazı Cem Seymen tarafından Fabricatoday için yazılmıştır.
Cem Seymen Kimdir?
Cem Seymen, CNN Türk kanalında ekonomi - finans haberleri sunmakta ve Para Dedektifi programı ile bilim, teknoloji, eğitim, inovasyon, üretim, tarım ve hayvancılık alanlarında çalışmalar yapmaktadır. Ayrıca çeşitli yerlerde sunuculuk yapmış ve üniversitelerde iletişim, tarım ve ekonomi üzerine yapılan konferanslara konuşmacı olarak davet edilmiştir. CNN Türk'te hazırladığı Para Dedektifi programından dolayı bazı sempozyumlara da davet edilmiştir. 2021 yılının ocak ayında ilk kitabı "Özgürlüğün Rengi Mavidir" yayımlanmıştır. Bir dönem, CNN Türk kanalında ekonomi editörlüğü de yapmıştır.
Bunlar İlginizi Çekebilir
AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.
göz atın.
AGPAM’ın çalışma alanlarını ve gerçekleştirdiği çalışmaları inceleyin.