Su kıtlığı, gıda sistemlerinin sürdürülebilirliği için en büyük tehditlerden biridir. Fakat Gıda endüstrisi, sürdürülebilirlik dünyasının...
İmece Usulü Tarım: Kooperatif
Atatürk, zamanın aydınları arasında bitmeyen kooperatif tartışmalarına, Türk Kooperatifçilik Cemiyeti’nin kurulması talimatını vererek müdahale etmiştir.
Kooperatif; ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaç ve isteklerin ortaklaşa sahip olunduğu, demokratik olarak kontrol edilen bir kuruluş aracılığıyla gönüllü olarak bir araya gelen kişilerin özerk bir birlikteliğidir. Kooperatifçilik yeni bir kavram olmamakla birlikte, sürekli değişmekte ve gelişmektedir. Cumhuriyetin ilanın ardından 5 Ocak 1924 tarihinde kabul edilen 396 sayılı kanunla, o zaman yürürlükte olan 1850 tarihli Kara Ticareti Kanunu’nda kolektif, komandit, anonim olarak sayılan ticaret şirketlerine, kooperatif yani ortaklık şirketleri de eklenmiş ve böylece kooperatifler ilk kez bir kanunda yer almıştır. 21 Nisan 1924 tarihinde ilk tarım kooperatifi kanunu olan “İtibari Zirai Birlikleri Kanunu” çıkarılmıştır. Bu kanun ile krediyle, alım-satım işleriyle uğraşması öngörülen kooperatiflerin kurulması, faizcilerin ortadan kaldırılarak çiftçilerin kredilendirilmesi amaçlanmıştır. Ne yazık ki, çok amaçlı tarımsal kooperatiflerin kurulmasını hedefleyen bu kanun, uygulama alanı bulamamıştır. 29 Mayıs 1926 tarihinde çıkarılan Türk Ticaret Kanunu’nda da sermaye şirketlerine ayrılan bölümde, kooperatif şirketlere de yer verilmiştir. 1929 yılında ekonomik buhranının baş göstermesi ve İtibari Zirai Birlikleri Kanunu’nun beklenen başarıyı gösterememesi sonucunda, yeni bir kanunun çıkarılması yoluna gidilmiş ve 5 Haziran 1929 tarihinde 1470 sayılı “Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu” yürürlüğe konmuştur. 24 maddeden oluşan bu kanunla, tarım işletmelerinin kısa vadeli ihtiyaçlarını karşılamak üzere zirai kredi kooperatiflerinin kurulması amaçlanmıştır. Bu kanuna dayanılarak, 1935 yılı sonuna kadar 67.332 ortağı olan 668 zirai kredi kooperatifi kurulmuştur. Bunların ilki de 18 Eylül 1929 tarihinde, Giresun’un Bulancak ilçesinde, 80 ortak ve 4000 lira sermaye ile faaliyete geçmiştir.
Atatürk ve Kooperatifleşme
Atatürk, Kooperatif Şirketler kitabının yayımlanmasından beri, zamanın aydınları arasında devam eden ve sonuç vermeyen kooperatifçilik tartışmalarına, Türk Kooperatifçilik Cemiyeti’nin kurulması talimatını vererek müdahale etmiştir. Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’dan, kooperatif konusunu bilimsel bir yaklaşımla ele alacak, hareketi gerçek temellerine oturtacak, kamu yararına çalışacak bir cemiyet kurulmasını istemiştir. Böylece 20 Mayıs 1931’de, İstanbul’da, Türk Kooperatifçilik Cemiyeti kurulmuştur. İki yıl sonra Ankara’ya nakledilen Cemiyet, 1934 yılında İktisat Vekili Celal Bayar başkanlığında ilk genel kurulunu yapmıştır. Cemiyetin ilk işlerinden biri, üç ayda bir yayımlanan Kooperatifçilik dergisi ile aylık yayımlanan Karınca dergisini çıkarmak olmuştur. Cemiyet, 1946 yılından beri de Türk Kooperatifçilik Kurumu adı altında faaliyetlerine devam etmektedir.
Günümüzde, ülkemizde 35 farklı konuda faaliyet gösteren 51.811 kooperatif ve 6.608.134 kooperatif ortağı bulunmaktadır. 7.169 tarımsal kalkınma kooperatifi ile 1.430.904 pancar ekicileri kooperatif, 939.998 tarım kredi kooperatif, 776.255 tarımsal kalkınma kooperatifi ortağı bulunmaktadır.
Tarım Kooperatifleri ve Gıda
Tarımsal olarak gelişmiş tüm ülkelerde kooperatifler tüketicilere gıda dağıtımında önemli bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda; tarım kooperatifleri, yatırımcı odaklı meslektaşlarından daha uzun yaşadığı görünmektedir. Destekleyici kamu politikaları, çiftçilik ve pazarlama sektörlerinin piyasa başarısızlıkları gibi yapısal özellikleri ve daha düşük genel organizasyon maliyetleri tarım kooperatiflerini küresel gıda sisteminde hayati bir konuma yerleştirmektedir. Mülkiyet ve yönetim kurumsal kooperatif tasarımının iki temel direğidir.
Yerel yönetim ve kooperatif birlikteliğinde üretici ortaklar ve halkın çeşitli kesimlerinin dahil olduğu alternatif kamusal yönetim; üretim, dağıtım ve pazarlama, gıda güvenliği gibi çeşitli düzeylerde eşitlik, iş birliği ve güven ilkeleriyle örülmektedir. Üretim-tüketim süreçlerinin kooperatif ve yerel yönetim birlikteliği gibi demokratik denetim ve kontrollere tabi aktörler tarafından düzenlenmesi, tüketicinin ve ekonomik gücü olmayan yurttaşların sağlıklı, güvenli gıdaya erişimi, toprak ve hayvanlar üzerinde şirketlerin yarattığı kârlılık baskısının azalması, toprak ve hayvan refahı, üretilen kamusallığın çeşitli çıktıları olarak görülmektedir. Bu birliktelikte kârlılığın artırılması tek amaç olmayınca kooperatif üretim maliyetlerinde artışlar yaratmasına rağmen sağlıklı, güvenli gıda üretim altyapısı için geniş bir kaynak ayrılabilmektedir ve bunun yanı sıra yurttaşların tamamına ulaştırılması, aradaki büyük marketlerden oluşan aracılara bağımlılığın en aza indirilmesi yönünde çalışmalar da dağıtım-pazarlama sürecinin eşitlikçi ve yatay bir zeminde oluşmasını sağlamaktadır. En önemli etkisi ise çeşitli sermaye grupları ve aracıların etkinliğini sınırlandırılarak gıda ürününü belirli bir fiyat ve kalite standardıyla düzenli olarak piyasaya arz etmesi gıda krizi risklerinin ve spekülasyonlarının önlenmesidir.
Gerçekten Sorunsuz mu İşliyor?
Kooperatiflerinin kırsal kalkınma, gıda güvenliği ve tarımsal sürdürülebilirlik konusundaki politik tartışmaların odağında olması göz önüne alındığında; kooperatiflerin ekonomik zorluk yaşayan çiftçileri kapsayıp kapsamadıkları ve bu üreticilerin ne ölçüde ve hangi koşullar altında kooperatiflerde bulundukları hakkında neredeyse hiç veri ve çalışma bulunmamaktadır ancak küçük ölçekli ve ekonomik zorluk yaşayan çiftçilerin ve/veya uzak bölgelerde yaşayan çiftçilerin dışlandığı bilinmektedir.
İşletme olmalarının yanı sıra, kooperatifler de katılımcı kuruluşlardır. Üyelik isteğe bağlıdır ve her üyenin demokratik karar alma sürecinde bir oyu vardır. Tüm üyeler, yönetim kurulunun seçildiği Genel Kurul’un bir parçasıdır. Küçük kooperatiflerde, kurul ana kararları almaktan ve uygulamaktan sorumludur. Büyük kooperatiflerde, karar yetkisi seçilen veya profesyonellerden oluşan atanan yönetim kurulundadır. Büyük kooperatiflerde, üyelerin yönetim kurulunu, bölgesel konseyleri, bölge temsilcilerini seçtiği birkaç temsil katmanı vardır. Kooperatiflerin yönetim mekanizmalarında yer alan veya kooperatiflere mensup bazı kişiler bunu ekonomik, sosyal ve hatta politik nedenlerle kooperatiflerde bulunurlar. Başkalarıyla iş birliği yapmanın altında yatan en büyük neden kişinin kendi hedeflerine ulaşmasının tatmin edici bir yolu olduğu ve aynı zamanda başkalarını da kendi hedeflerine ulaşma da aracı olarak kullanma olabilmektedir. Kooperatiflerin hem sosyal hem de ekonomik kalkınmaya katkı sağlamadaki ikili işlevi, bağışçıların ve hükümetlerin kooperatifleri desteklemelerinin temel nedenidir. Kooperatifler, hükümet politikalarının yürütülmesi için bile araç olabilir.
Neler Yapılırsa Kooperatifler Ülkemizi Kalkındırabilir?
- Kooperatif ve Kalkınma Bakanlığı kurulmalı
- Kooperatif faaliyetleri tek bir yasal düzenleme yürütülmeli, çok sayıda yasal mevzuatın oluşturduğu karmaşa ortadan kaldırılmalı
- Yapılacak yasal düzenlemede kooperatifler birbirlerine bağlanmalı ve 7 bölgede kooperatif birliği ile ulusal kooperatif birliği çatısı altında toplanmalı
- Kooperatifler ile yerel yönetim birlikteliği sağlanmalı ve tüm yönetimsel veriler yurttaşlar ile şeffaf bir biçimde paylaşılmalı
- Yapılacak yasal düzenleme ile bütün üreticiler kooperatif bünyesinde yer almalı ve üreticilere düşük faizli uzun vadeli kredi imkânı ile vergi muafiyeti sağlanmalı
Bunlar İlginizi Çekebilir
AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.
göz atın.
AGPAM’ın çalışma alanlarını ve gerçekleştirdiği çalışmaları inceleyin.