Yaşanan gıda güvenliği krizleriyle birlikte gündeme gelen ve teknolojiyle hızla gelişen izlenebilirlik kavramı gıda güvenliğinde kritik önem arz...

Ekonominin negatif ivmesinden etkilenen gıda üretimi ve alım gücü maalesef ki etikten tamamen uzak bir piyasanın büyümesine sebep oluyor. Kandırılıyor muyuz?
Son günlerde halk sağlığı üzerine şekillenen güç stratejisi gündeme gelmiş iken halk sağlığını doğrudan tehdit eden bir kandırmaca unsuru ise gıdadır. Güvenilir gıdaya erişim sağlayabilen ülkelerde bile iç piyasaya bakıldığında kendi içlerinde dahi yanlış yönetim, çıkar çatışması, eğitimsizlik gibi faktörlerin doğurganlık gösterdiği bir üretimle karşı karşıya kalabilmekteyiz. Ekonominin kötüye giden ivmesinden etkilenen gıda üretimi ve alım gücü maalesef ki etik kavramdan tamamen uzak bir piyasanın büyümesine sebep olmaktadır.
Taklit; ürünlerin şekil, bileşim ve nitelikleri itibarıyla yapısında bulunmayan özelliklere sahip gibi veya başka bir ürünün aynısıymış gibi göstermeyi ifade eder. Taklit ürünlerin tüketici sağlığı üzerine olumsuz bir etkisi her zaman bulunmasa da tüketicinin aldatılması söz konusudur.
Tağşiş ise ürünlere temel özelliğini veren öğelerin ve besin değerlerinin tamamının veya bir bölümünün mevzuata aykırı olarak çıkarılmasını veya miktarının değiştirilmesini veya aynı değeri taşımayan başka bir maddenin, o madde yerine aynı maddeymiş gibi katılmasını ifade eder. Bu tanıma göre gıdada tağşiş üç farklı şekilde gerçekleştirilebilir. Tağşişin üç farklı şekilde işlenebilecek olması, tağşişin seçimlik hareketli bir haksızlık olduğunu göstermektedir. Çünkü, söz konusu fiiller arasında veya bağlacı kullanılmıştır. Bu üç farklı şekil şöyle izah edilebilir; ürünlere temel özelliğini veren öğelerin ve besin değerlerinin tamamının veya bir bölümünün mevzuata aykırı olarak
Söz konusu seçimlik hareketlerden en az birinin işlenmesi halinde, tağşiş söz konusu olacaktır. Bu seçimlik hareketlere konu öğelerin ve besin değerlerinin miktarının azlığı veya çokluğu, tağşişin oluşmasına etki etmez. Tağşişin gerçekleştirilmiş sayılabilmesi için, mutlaka kasten hareket edilmesi zorunlu değildir. Çünkü kamu sağlığının korunması esas alınmıştır. Bu nedenle, tağşiş kasten veya taksirle işlenebilir.
İnsanları yanıltan ve maliyeti dengelemek için halk sağlığını tehlikeye atan firmaların isimleri, konumları, taklit-tağşiş yapılmış olan ürünlerinin isimleri ve taklit-tağşişin nasıl gerçekleştiği Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirli dönemlerde yayınlandığı liste vasıtasıyla kamuoyu ile paylaşılmaktadır.
Gerçekleştirilen denetimler ile ilgili taklit-tağşiş listesini etkileyebilecek sorulması gereken birkaç soru var;
Halk sağlığı ve gıda güvenliği bakımından istisnasız bütün denetimlerin inisiyatif taşımayacak nitelikte gerçekleştirilmesi gerekir.
TCK mad. 185’te Zehirli Madde Katma suç tipi düzenlenmiştir. TCK mad. 185’e göre, ‘(1) İçilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen fiillerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak işlenmesi halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur’.
Yasal düzenleme açısından bakıldığında, gıda ürünlerinin üretilmesi aşamasında zehir katmak veya mevzuata aykırı başka maddeler katmak veya daha sonra zehir katma ya da mevzuata aykırı başka katma suretiyle değiştirme söz konusu olursa, bu durum tağşiş olacak ve aynı zamanda suç oluşacaktır. TCK m. 185/1’de suçun kasten 185/2’de ise taksirle işlenen şekli düzenlenmiştir.
Taklit ve tağşişin tespitinde Türk Gıda Kodeksi’nde yer almayan parametrelerde kontrol ve analizlerin yapılamaması etkin sonuç almayı geciktirmektedir. Bu durum taklit ve tağşişin yayılmasına sebep olmaktadır. Tüketiciler ürünlerde taklit veya tağşiş yapıldığını ayırt edememektedir. Hileli ürünler iç pazarda olduğu gibi, dış pazar için de sorun teşkil etmektedir. Gıda güvenliği sorunları, tarım ve gıda ürünleri ihracatını kısıtlayabilmektedir.
Baskılanan faiz, dış ticaret dengesi üzerinden döviz baskısı yaratmakta ve Merkez Bankası stabiliteyi sağlamak adına döviz rezervlerini büyütememektedir. Gıda ihracatı bunun nitelikli yollarından birisi. Dünyada az bulunan kalitedeki ürünleri ihraç edip döviz girişi sağlanmakta ve daha düşük kalitedeki ürünler ya da taklit ürünler de iç pazarda satılmaktadır. Bu durum denetimsizlikle birleşince vatandaş üzerinde büyük tedirginlik oluşturmaktadır.
Ekonomik baskılar, döviz kurundaki stabilitenin bozulması, kâr hırsı ve denetim yetersizliği taklit-tağşişin artmasına yol açıyor. Bu durum uzun vadede yurttaşlarımızın sağlık durumunu olumsuz etkiliyor ve dolayısıyla hem sağlık sistemine ekstra bir yük bindiriyor hem de ekonomik zarar meydana getiriyor.
Hapis cezası taklit-tağşişin önüne geçemeyecektir. Hapis cezası da uygulansa bir süre sonra firma sahipleri “Hapse girerim yeter ki para gelmeye devam etsin” şeklinde bir düşünceye yönelebilirler.
Hileye başvuran firmanın;
Bir sonraki sene için ise;
AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.
AGPAM’ın çalışma alanlarını ve gerçekleştirdiği çalışmaları inceleyin.