Türkiye'de mevcut politikalar gıda fiyatlarını artırarak bir gıda krizine yol açıyor. Sürdürülebilir gıda ekonomisi için yeni gıda...
Yeni Gıda Yasası: Gıda Suçları Nasıl Önlenir?
Gıda yasası sürdürülebilir gıda sisteminin çalışmasını, gıda güvenliğini yüksek oranda sağlanmasını ve gıda suçlarıyla etkin mücadele edilebilmesini sağlayacak.
Sürdürülebilir gıda sistemini kurabilmenin, gıda güvenliğini yüksek oranda sağlayabilmenin ve gıda suçlarıyla etkin mücadele edebilmenin tek bir yolu var. Bu yol sağlam bir gıda yasasını yürürlüğe koyabilmekten geçiyor.
Fakat gıda yasası hazırlamanın çok ciddi zorlukları var. Çıkar grupları gıda yasası hazırlanmasını ve uygulanmasını etkileyebilir ve çıkarlarının yasal çerçevede temsil edilmesini veya üstün gelmesini sağlamak için kendi politikalarını şekillendirmeye çalışabilir. Bu amaçla kendi fikirlerinin yayılması için kamu kampanyaları başlatabilir veya lobi faaliyetlerinde bulunabilir.
Sonuç olarak halkın çıkarlarına hizmet etmeyen politikalar ortaya çıkabilir. Hatta bazı durumlarda halkın refahını tehlikeye atabilir ve kamu yararına zarar verebilir. Tüm bunlar göz önüne alındığında hazırlanması gereken gıda yasası yaşanmışlıklardan çıkarılan dersleri içermeli ve en önemlisi de ortak akılla hazırlanmalı.
Avrupa’da Gıda Yasası: Gıda Suçları Artıyor mu?
Avrupa’da gıda yasasının temelini 1997 yılında kabul edilen Gıda Hukukunun Genel İlkelerine İlişkin Yeşil Kitap’la 2000 yılında kabul edilen Gıda Güvenliğine İlişkin Beyaz Kitap oluşturuyor. Avrupa Komisyonu Gıda Güvenliğine İlişkin Beyaz Kitap’ta çiftlikten çatala gıda güvenliğini gıda hukuku üzerinde temellendiren kapsamlı ve bütünleşmiş bir yaklaşım geliştirdi. Bu yaklaşım üretim, işleme, depolama, lojistik ve perakende satış dahil olmak üzere tüm alanları kapsıyor.
Hukuki öğretiye göre gıda güvenliği hem açlıkla ilgili sorunları ve eşitsizlik biçimlerini çözmeyi amaçlayan niceliksel gıda güvenliği kavramını hem de pazar ihtiyaçlarını karşılayan niteliksel gıda güvenliği kavramını içeriyor. Avrupa’da gıda yasasına göre ulusal politikalar gıda yasasını tamamlamalı, halk sağlığını korumalı, fiziksel ve zihinsel sağlığa yönelik tehlike kaynaklarını ortadan kaldırmayı hedeflemelidir. Bu hedefi sağlamak için gıda yasasında İhtiyatlılık İlkesi bulunuyor. Bu ilke yetkili tüm makamları halk sağlığını, gıda güvenliğini önceden sağlamak ve çevreye yönelik potansiyel riskleri önlemek için uygun önlemleri almaya zorluyor.
İhtiyatlılık İlkesi’ne göre bir gıdada sağlık üzerinde zararlı etkilerden şüphelenildiği ve bilimsel belirsizliğin devam ettiği durumlarda halk sağlığının yüksek düzeyde korunmasını sağlamak için geçici risk yönetim önlemleri uygulanabilir. Bu etkilerin ortaya çıkarılması ve gıda güvenliğinin sağlanması için Avrupa Birliği’ne ait kurumlar bilimsel belirsizliği ortadan kaldırmak için çalışıyor. Avrupa’da ülkeleri Hızlı Bilgi Değişimi Sistemini (RAPEX), Avrupa Birliği Hızlı Uyarı Sistemi (RASFF) ve Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) vasıtasıyla ulusal ve uluslararası koordinasyonu sağlıyor. Gıda güvenliğinin tehlikeye atıldığına dair delillerin bulunması durumundaysa Gıda Güvenliğine Karşı İşlenen Suçlar kapsamında hukuki yaptırımlar sağlanıyor.
Türkiye’de Gıda Yasası: Gıda Suçlarıyla Mücadele Ediyor mu?
Türkiye’de 1961 Anayasası’nda güvence altına alınan gıda hakkı 1982 Anayasası’yla beraber anayasadan çıkartılıyor. Türkiye’de anayasal olarak bir birey yeterli miktarda mikrobesin içeren güvenilir gıdalarla beslenmek zorunda değil. Mevcut gıda yasasında da gıda güvenliği doğrudan tanımlı değil. Bunun yerine güvenilir olmayan gıda tanımlanarak gıda güvenliği tanımı açıklığa kavuşturulmaya çalışılmış. Durum böyle olunca güvenilir olmayan gıda tanımı dışında kalan gıdalar güvenilir gıda olarak kabul ediliyor ve sağlık üzerinde zararlı etkilerinden şüphelenilen gıdalarla ilgili kaygılar birine bir şey olmadıkça şüphe olarak kalıyor. Bir ihtiyatlılık uygulanması bu durumda söz konusu olmuyor.
Gıda yasasında gıda güvenliği doğrudan tanımlı olmadığı ve gıda hukuku üzerine temellendirilmediği için gıda suçlarıyla da etkin mücadele edilemiyor. Gıdaya zehirli madde katılmışsa ya da bir bireyin hayatını tehlikeye atacak gıda ticareti yapılıyorsa gıda suçu olarak değerlendirilebiliyor. Gıda üretiminde gıda güvenliğini tehlikeye düşüren davranışlarda bulunmak, kamuoyunda gıda güvenliğine karşı olumsuz algı yaratmak, mikrobesin bakımında yetersiz gıda üretmek, kullanımına gerek olmayan katkı maddesi kullanmak veya katkı maddesini limitlerin üzerinde kullanmak gibi durumlar gıda suçlarına girmiyor. Türkiye Avrupa Birliği’nin regülasyonlarını takip ediyor fakat gıda yasası gelişmiş ülkelere göre oldukça farklı.
Merdivenaltı olarak tabir edilen Bakanlık izni olmadan gerçekleştirilen gıda üretimi de hukuki bir karar olmadıkça denetlenemiyor.
Nasıl Bir Gıda Yasası Hazırlanmalı?
İklim krizi, sağlık kaygıları ve etik sebepler gıda üretimini dönüştürüyor. Türkiye’de mevcut gıda yasasının buna ne kadar hazır olduğu tartışmaya oldukça açık. Öte yandan etkinliğini kaybeden denetim sistemi, sosyal mecralarda ortaya çıkan uygunsuz gıda üretim görüntüleri, ekonomik kaygılardan ötürü kalite ve gıda güvenliği bakımından düşüş gösteren gıda üretimi de bu tartışmayı büyütüyor. Türkiye’nin kamu odaklı, gıda suçlarıyla etkin mücadele eden ve gıda güvenliğini yüksek oranda sağlayabilen bir gıda yasasına ihtiyacı var.
• Gıda hakkı anayasal güvence altına alınmalı
• Gıda güvenliği yeni gıda yasasında tanımlanmalı
• Gıda Bakanlığı ve Ulusal Gıda Güvenliği Kurumu kurulmalı
• Kusursuza yakın gıda denetim sistemi kurulmalı
• Gıda güvenliği gıda hukuku üzerine temellendirilmeli ve Gıda Güvenliğine Karşı İşlenen Suçlar TCK’da tanımlanmalı
• Gıda suçlarıyla ilgili davaların görüleceği ihtisas mahkemeleri kurulmalı
Bunlar İlginizi Çekebilir
AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.
göz atın.
AGPAM’ın çalışma alanlarını ve gerçekleştirdiği çalışmaları inceleyin.